BİR ZAMANLAR KÜÇÜK BİR KIZ ÇOCUĞU


Bir şubat soğuğu, ezan sesi kulaklarda erkenden akşam olmuş zaman geri  saymaya başlamış ...Bir neşe, bir oyun gibi herkes bir elinden tutmuş sonra kızmış, kendi kendine küsmüş.Faklılığı görmüş, çekişmeyi hissetmiş sonra kaybetmiş .Yeni yollar keşfetme peşine koşmuş küçücük alanlarda, dağcı olmak istemiş küçük tepeleri everesti yapmış,okyanus sanmış koca bir gölü.... Denizde bulmuş ferahlığı hep uzaklara açılmak istemiş hiç burda olmadan hep oraları gözlemiş bir gün demiş her gün ....Ve o bir gün hep devam etmiş öyle çok şeyi ötelemişki hiç o gün orda olamamış.... Her acıyı öfkesiyle bastırmış öfkesini hırslara hırslarını amaçlara çevirmiş.Hep koşmuş durmaksızın koşmuş.Sevmiş,kızmış küsmüş yanlızlığının farkına varmadan hep kendi kendine istemiş.Hiç söylememiş hep o bilsin demiş farketmemişki bilinmeyenler hep onu derinlere itmiş.Kağıt kaleme sığınmış,turuncu pikeli odasını ayırmış dış dünyadan.Şarkıcı olmuş,öğretmen olmuş,patron olmuş,anne olmuş,artist olmuş herşey duvardaki aynada dolmuş.....Herşeyi terk etmiş birgün ama koşmaya devam etmiş, hep oralardaymış ama hiç orda olmamış, hep kendiyle konuşmuş,hep kendinden istemiş, hep kendi gerçekleştirdikçe kendi tebrik etmiş kendini....Bir gün bir duvar çıkmış karşısına kendi başına olmadığını olamayacağını çoook sonra anlamış, yine kendine anlatmış umarım geç değildir diye ama görmüş bir gün hiç bu günde olmadığını....Oysa hep anı yaşamayı istermiş, yaşadığını sanırmış ama durmuyormuş bir yerlerde birşeyler sabit, hep koşturmaca hep koşmaca.
   Ve o duvar üzerine yıkılmış görmüşki eskiye dair hiç bir şey hatırlamıyormuş, hepsinin üzerine çekmiş bir örtü koca yılları sığdırmış 4 cümleye , çookk büyük sevgilerini gömmüş kumların altına, sevmiş sevdikçe kaçmış o günleri bu gün görmüş ne pişmanlık ne bir dert istemez olmuş ama artık geç kalınmışlığın acısıyla kavrulmaya başlamış.Kalmış başbaşa ertelediği acıları ile yaşamaya acıyla yoğrulmaya olgunlaşmaya .....

Hiç yorum yok: