YAŞ 35 OLDU İYİ Mİ

          

           Yaş 35 'e ramak kaldı gerçekten yolun yarısıymış .Her şeyi anlamaya ve en önemlisi anlamlandırmaya başlıyor  insan bu yaşta. Kızamıyor sevdiği insana mesela...Özlediğini yürekten hissediyor uzaktakileri ve gerçekten korkmaya başlıyor kaybedeceklerine .....
          Bunca yıl diye bakıyorum şöyle geriye;  ne heyecan, ne azim, ne hırs dolmuş yürekler. Ve ne hızlı akıyormuş kan damarda gerçekten, oysa özenilecek ,incelenecek sindirilecek ne çok şey varmış gözünün önünde ....
         Neyse çok da geç kalmadım sanki :) Evet en azından hiç fark edemeyenler var mesela. Hala hayatın hırslarıyla boğuşan ,üzen üzülen kalpler var  çok yakınımda!! Bugünlerde geriye döndükçe altından hep o üzgün kişi çıkıyor . O beni dert ortağı seçmiş ama dört tarafından sıkıştırmaktan başka bir şey yapmamış kalbime. Hep dertler bitse, hep artık her şey düzelse diye dilekler tutup Allah'ıma dua etmekten gına gelmişti de ; en sonunda kaçmayı başarmıştım hep beklediğim şekilde, ama bugün anladım ki ne beklediğim bir şey gelecek gibi bir şey değilmiş  ne de kaçılabilecek bir durum varmış ortada....! Hepsi parmaklıklar ardına kilitlenmiş bir kalbin yakınmaları, umutsuzlukları ve çaresizlikleriymiş meğer.
         İnsanın çaresizliğin içine düşmesi kadar acı verici bir durum yok bu hayatta bence , biraz pencerelerden bakması gerekiyormuş ama dışarı doğru değil evin içine doğru!
 Nedir bu kadar mutsuz edilesi ki, ne olmuş kaybettiyse, ne olacak eskisi gibi olmayacaksa, ya da eskisi daha mı iyiydi hayır orası da hep karanlık hep kavga ...Peki bunlara sebep ben miyim niye bunca ağırlık üzerimde bu yaşıma gelmişim? Neden beni birisi çekip çıkarmamış bu çamurun içinden. İyice balçığın içinde kalmışım. Ve dert ortağı olmaya çalışmaya başladıktan sonra günden güne zehirlenmişim fark etmeden .... Aslında korkulacak o kadar da çok şey yokmuş şimdi şimdi anlıyorum, bunu keşke biri bana anlatabilseydi, bu kadar endişe bu kadar kalp atışları ne gereksizmiş, ne kaybedilen bir değermiş....Görmek istediğim tarafları hiç görememiş, herkesi hep o keşke bende de olsaydı  dediğim gözlerle! görmüşüm!!!!!
      Yoo kızgın değilim kesinlikle nasıl kızabilirim üzülüyorum sadece biraz keşke hayatın keyfine varabilseydi keşke keyif almayı öğrenebilseydi. Birazcık mutlu olmanın nasıl olduğunun tadına varabilseydi .Sevebilseydi yürekten, verebilseydi kendini denizin keyfine, yeşilin tadına bırakabilseydi keşke. Kızgınlığı hayatının geri kalanını keşke kemirmeseydi. Keşke minnacık bir kalbi bu kadar taşla doldurmasaydı!!!!
      Ben yine güneşli ve dolu tarafından bakıyorum bardağa  neyseki 35 de fark ettim ;)) minnacık bir kalbe bende sahibim çünkü ona öyle naif öyle ince davranmalıyım  ki bu yaşadıklarımı o yaşamasın, o her rengi bugün görsün hayalinde canlandırmak zorunda kalmasın, o güzel ışıl ışıl kalp sevmeyi öğrensin,  insanoğlunun yaptığı herşeyin elinde bir gün olabileceğini bir gün kaybedilebileceğini bilsin, Allah'ın bile yarattığının bugün yanında yarın olamayacağını bilsin, savaşmanın gereksiz olduğunun farkına varsın hayatın rengarenk bir gökkuşağından ibaret olduğunu fakat hep yağmurdan sonra çıkan güneşle bu yüzünü gösterdiğini fark edebilsin!!! Bunlarla dolu olmalı sevgi dolu minik yürek, bir birine aşık ebeveynlerle huzur dolu bir yaşam elde edilebildiğini , kaçmak yerine herşeyin konuşulabildiğini konuşuldukça öğrenilebildiğini her tühümün çözülebildiğini öğrenmeli. Karanlıkta korkarken anne sesinin yeterli olmasını deneyimlemeli, düşmek üzereyken babasının elinden tutacağına hep güvenmeli. Düşmeli, kalkmalı, kırılmalı ,sevilmeli, kızılmalı hepsini her birini tek tek yaşamalı o minik kalp ama hep bilmeli ellerinin annesine bir uzatmalık mesafede olduğunu, sırtını da her döndüğünde babasının orda olduğunu hep bilmeli kuşkusuzca.....
      

Hiç yorum yok: